HAVANIN ŞARTLANDIRILMASI

 

Yüksek bir “iç mekan hava kalitesi” sağlamak, HVAC sistemlerinin hemen hemen hepsinin temel amacıdır. Bu makale çerçevesinde “iç mekan hava kalitesi” ne yüklenen anlam itibariyle, “yüksek iç mekan hava kalitesi” ; ortam havasının ısıl karakteristiklerinin ve ortam havası içinde bulunan organik veya kimyasal kirleticilerinin, insan konforu ve sağlığı için gerekli olan sınırlar içinde tutulmasını tanımlamaktadır.

 

ISIL KARAKTERİSTİKLER: Ortamın ve ortam havasının, konfor ve kişisel performans için gerekli olan, insan vücudundan ışıl enerji atma işlemini etkileyen parametreleri ısıl karakteristikler olarak adlandırılmaktadır.

 

ısıl karakteristikler arasında sayılmaktadır. Diğer faktörlerin yanında, bu karakteristikler;sıcaklık ve nem kontrolünün, besleme havasının ortama verilme şeklinin (hava dağıtım sisteminin) ,oda yüzeylerinin sıcaklıklarının , ortam ve çevresi arasındaki ısı transferinin dinamiğinin ve konstrüksiyonun  “sıkılığının” (enfiltrasyon özelliklerinin )doğal bir fonksiyonudur.

 

KİRLETİCİLER: Hava, bilindiği üzere, % 78 azot ,%21 oksijen ve %1 de ,aralarında karbondioksit gibi gazların ve çeşitli kimyasal bileşiklerin bulunduğu “diğer” gazlardan oluşmaktadır. İç mekan kirleticileri şu üç kategoriden birisi içerisinde değerlendirilebilmektedir.

 

 

 

 

HAVALANDIRMA HAVASI

 

Doğru bir şekilde tasarlanıp işletildiğinde, Kategori 1 kirleticilerini seyreltmek amacıyla dışarıdan alınan havanın sisteme verilme noktası olarak, iklimlendirme cihazından önce yer alan “karışım hacmi” kavramı,50 yıl öncesinin basit sistemleri için “kusursuz bir şekilde” geçerli bir kavram olabilir .Bununla beraber , günümüz sistemlerinin karmaşıklığı düşünüldüğünde, bu kavram teknik açıdan pek de yeterli değildir. Günümüz binaları çoklu zonlamaya ve %100 soğutma yükünü sıfıra indiği ve ardından sıfır olan ısıtma yükünün %100 değerini ulaştığı çalışma oranlarına ihtiyaç duymaktadır. Aynı sistem , çoğu durumda ,, yılın belirli bir zamanı sıcak ve nemli bir iklimde çalışırken, yılın başka bir zamanında çok soğuk bir iklimde çalışmak zorundadır. Eğer bu değişken şartlar altındaki psikrometrik kontrol gereksinimleri analiz edilirse bu gereksinimler altındaki “karışım hacmi” nin pek de mükemmel olmadığı sonucu ortaya çıkacaktır. Bununda ötesinde ,bu teknolojiye olan güvenimiz, iklimlendirme sistemlerinde ve klimatize binalarda mikrobiyal kirliliğin oluşmasının (kategori 3) temel nedenlerinden birisidir. Çoğu durumda, ısıl konfor eksikliği basit bir şekilde iklimlendirme teknolojisinin bir “sınırlaması” olarak kabul edilmiştir.

 

Havalandırma havası çerçevesinde şu tanımlar geçerlidir:

 

1)Havalandırma “havası” ortam içerisindeki kirleticilerin seviyesinin belirli bir değere indirmek için, ortama dışarıdan verilen havadır.

2) “Nemli iklim ,” dış havadaki buhar basıncının ortam tasarım buhar basıncını yılın herhangi bir zamanında geçtiği bir iklimdir.

                                                                                                                                            

ALTERNATİF: İklimlendirme sistemi kurulacak bir binanın, yazın sıcak ve nemli (35 C KT / 25 C YT) kışın ise soğuk ve kuru iklime sahip bir bölgede olduğunu düşünelim. Bina konstrüksiyonunun fazlasıyla sıkı olduğunu (enifiltrasyonun çok düşük olduğunu ) ve havalandırmanın ortam sıcaklığının kontrolünden tamamen bağımsız olması gerektiğinin ve nem alma işleminin, ortamdaki diğer ısıl konfor şartlarını sağlayan cihaz veya sistemle yapılmayacağını da belirtelim.

 

ORTAM SICAKLIĞININ KONTROLÜ: HVAC mühendislerinin hemen hemen hepsi, bu kabuller altında ısıl konfor sağlamanın oldukça basit ve ucuz olduğunu düşünecektir. Gerekli olan, etkin bir hava dağıtım sistemi ve aşağıdaki eşitliğe bağlı olarak tasarlanmış duyulur soğutma ve ısıtmadır.

 

Q =( cfm) (1.08) (delta t)

Q: duyulur ısıtma veya soğutma yükü , Btuh

Cfm= hava sirkülasyon debisi

Delta t=besleme havası ve oda havası arasındaki sıcaklık farkı ,F

 

Eğer bu tasarım birden fazla, zon kontrolüne hizmet eden merkezi bir fan sistemi ile yapılacak olsaydı değişken hava debili bir sistem (VAV) kullanılabilirdi. Gerek duyulacak yegane kontrol mekanizması, soğutma bataryasının vanasını kontrol eden basma tarafı termostatı olacaktı. Nem alma işlemi ayrı olarak sağlandığı için batarya temel olarak “kuru” çalışabilecek ve deşarj havasının sıcaklığı, soğutmaya en çok ihtiyaç duyan zon için gerekli olan sıcaklığa göre ayarlanabilecekti. Gerek duyulduğu takdirde veya kış aylarında ortamın ısıtılmasını sağlamak amacıyla VAV terminalleri, hava dağıtım sisteminin gereksinimlerine yardımcı olacak şekilde yeniden ısıtma opsiyonu ile donatılabilirdi. Isıtması olmayan herhangi bir zonun bu tür bir yeniden ısıtmaya ihtiyaç duyup duymayacağı, dinamik yük analizi ile belirlenebilir.

 

Klima santralinden oda kontrolüne kadar bu tür bir sistem oldukça basit ve ucuzdur. Minimum seviyede komponent ve minimum seviyede kontrol noktası kullanmaktadır.

 

Benzer bir başarı ve basitlikle,başka sistemlerin kullanılması da elbette ki mümkündür. Nem almaya veya havalandırmaya gerek duyulmadığından dolayı, on- off veya orantı kontrol algoritması uygulayan herhangi bir sirkülasyon sistemi, hava dağıtımı iyi bir şekilde sağlandığı sürece , etkin bir  şekilde çalışmaya devam edecektir.

 

Değişken kapasiteli difüzörler, fan –coil üniteleri, ısı pompası üniteleri, radyant ısıtma veya soğutma panelleri veya sirkülasyonlu PTAC üniteleri bu tür sistemlere örnek olarak gösterilebilir. Bu sistemlerin hepsi yalnızca duyulur ısıtma veya soğutma sağlayacağından dolayı, kategori 3 kirleticilerinin üreyebileceği uygun bir ortamın, günümüz sistemlerinde olduğu gibi “istemeden de olsa” ,yaratılması olasılığı da ortadan kalkmış olacaktır.

Bu sistem , hangi formda olursa olsun ,ortam sıcaklık kontrol (OSK) sistemi olarak adlandırılabilir.

 

        

NEM KONTROLU VE HAVALANDIRMA:

 

Nemli iklime sahip bölgelerde bulunan günümüz binalarının iklimlendirme sorununun teorik olarak analiz edilmesi, dışarıdan alınan havanın şartlandırılması ve iç mekan nem oranının kontrol edilmesi arasında doğal bir bağ olduğunu ortaya koyacaktır.

Nemli bir iklimde bulunan binalar için şunları değerlendirmek gerekir

 

“Kuru” bir ortam kabul edilirse, mikrobiyal üreme için gerekli olan suyun tek kaynağı, herhangi bir yolla, ortama verilmiş su buharı olacaktır.

 

Bu nedenle, nemli ve sıcak bir iklimde, dışarıdan alınan nemli hava, uygun bir şekilde nem alma işleminden geçirilmeden soğutulan ortama verilmemelidir. Bu çerçevede , “uygun nem alma işlemi” ,havanın çiy noktası sıcaklığı ortam havasının çiy noktasının altında veya ona eşit olacak şekilde havanın nem miktarının azaltılmasıdır. Havalandırma havası tamamıyla dışarıdan alındığı için, sonuç olarak bina içerisine verilen dış havanın tümü, ortam havasının istenen nem değerine eşit veya daha düşük olan spesifik bir nem değerine (çiğ noktası sıcaklığına ) indirilmelidir. Dış havanın şartlandırılması ve ortam neminin kontrolü arasındaki doğal bağ budur. Ortam sıcaklığının kontrolünün tartışıldığı önceki paragraflarda, çevresel konfor sağlamak amacıyla bir sistemin tasarlanmasında havalandırma gereksiniminin ve nem kontrolünün ayrı ayrı değerlendirilmesi hipotetik şartı kurulmuştu. Bu durumda, şimdiki adım bu şartın sağlanmasıdır. Bu noktada sirkülasyonlu ortam sıcaklık kontrol sistemlerinin, aşağıdaki özelliklere sahip olan başka bir hava şartlandırma ve dağıtım sisteminin gereğine başvurulur.

 

 

DAĞITIM SİSTEMİ;

 

Şartlandırılmış havayı doğrudan hacimlere besleyen  VAC ünitesinin binalarda kullanılmasında ihtiyaç duyulan şey, en basit haliyle, düşük kapasiteli kanallar ve hava dağıtım sistemidir.Hava miktarı ve hacim geometrisi kombinasyonunun uygun olduğu durumlarda , ortama verildiği şekli ile havalandırma havası, ısıl konforu sağlamak için gerekli olan hava hareketini yaratmakta yeterli olabilir.

 

Tek bir VAC ünitesinin birden fazla ortam sıcaklık kontrol ünitesiyle beraber kullanıldığı durumlarda diğer bir yaklaşım ise, VAC ünitesinden çıkan havayı ortam sıcaklık kontrol ünitesinin dönüş hava akımına beslemektir. Bu tercihin iki dezavantajı bulunmaktadır:

 

 

KARIŞIM HACMİ

 

Karışım hacmi, şartlandırılmış “havalandırma havasının”, ortamın sıcaklığını ve nemini düzenlemek amacıyla şartlandırılmış sirkülasyon havasıyla simültane bir biçimde ortama verilmesi için, klima santraline eklenen bir cihazdır.

Sorun: Çok –zonlu bir iklimlendirme ünitesinde, “havalandırma havasının” karışım hacmi vasıtasıyla sisteme verilmesi, sistem tasarım seçenekleri üzerinde bazı kısıtlamalar getirmektedir.

 

Sonuç: Sıcak ve nemli / soğuk iklimlerde, hava şartlandırma ünitesinden önce yerleştirilen ve dönüş havasının ve dış havanın karıştırılmasını sağlayan “karışım hacminin” kullanılmasının, temelde bazı eksiklikler gösterdiği ve bu çalışmada sunulan konseptin pratikte daha yararlı olacağıdır. Temel olarak bu konsept,

 

1)    Isıl konforun ve

2)    Kabul edilebilir iç mekan hava kalitesinin güvenilir bir biçimde sağlanması için, iki sistemin kullanılmasını ön görmektedir. VAC sistemi %100 dış hava kullanan bir sistem olup, gerek duyulan “havalandırma havasının” tümünü sağlamalıdır. Dış havanın bina içerisine alındığı tek nokta olmakla birlikte, Kategori 2 kirleticilerinin binaya girişini engellemek için partikül ve gaz filtreleri içermeli ve ortam nem kontrolü de tamamen bu ünite vasıtasıyla sağlanmalıdır.

 

Ortam sıcaklık kontrol ünitesi ise, duyulur ısıtma veya soğutma için tasarlanmalı ve nem seviyesi haricindeki ortam ısıl konfor parametrelerini kontrol etmek amacıyla kullanılmalıdır. Nem kontrolü tamamıyla VAC ünitesine bırakılmalıdır.

 

Önerilen konsepte dayanan ve doğru bir şekilde tasarlanmış olan sistemler, genel iklimlendirme uygulamalarında veya sıcaklığın ve nemin hassas kontrolünü gerektiren uygulamalarda, daha düşük bir yatırım maliyetiyle, oldukça yüksek derecede iç mekan hava kalitesi ve ısı konfor sağlayacaktır.

 

 

         Kaynak: Termodinamik, 2000, sayı 97

         Yazan:William J.Coad